19 Kasım gece saatlerinde, Faşist TC Devleti’nin bombardıman uçakları Kobanê, Minbîç ve Güney Kürdistan’da Kandil dahil olmak üzere birçok alanı da kapsayan geniş bir bölgeyi havadan bombaladı. Özellikle de sivil hedefler bombardımana maruz kaldı. Bu saldırı Rojava Devrimi’ne yönelik son saldırı olmayacaktır.
13 Kasım tarihinde ise failin kim olduğu net olan Taksim saldırısı gerçekleştirildi. Türk devleti önce bizzat örgütlediği Taksim saldırısını daha sonra Rojava’ya yönelik işgal girişimini meşrulaştırmak için kullandı.
Bugün Faşist TC Devleti’nin bu saldırıları yapmasının altında yatan neden açıkça görünmektedir. Bu saldırıların nedeni Kürt ulusunun ve bölge halklarının kazanımlarını yok etmek ve bölgeyi işgal – ilhak ile beraber TC sermayesinin rant-sömürü alanına çevirmektir. Elbette bu tek başına faşist TC’nin yapabileceğinden daha büyüktür ve göbekten bağımlı olduğu emperyalist devletlerin onayına tabidir. Türk hakim sınıfları emperyalist blokların yaşadığı gerilimleri kullanarak şimdilik bu izinleri almış görünmektedir.
Faşist TC devleti ve onun bugün ki siyasal temsilciliğini yapan AKP-MHP iktidarı Türk sermayesinin ihtiyaçlarına en saldırgan biçimde yanıt oluyor, devraldığı ittihatçı-tekçi faşizmi yeniden ve yeniden üretiyor. TC kendi varlığını soykırımlarla yok ettiği, sömürdüğü ve topraklarını işgal ettiği uluslarla sürdürüyor ve ondandır ki bugün yapmak istenilen sadece seçimde iktidar da kalmak değil, işgal ettiği alanları kaybetmemek, işgal ettiği topraklarda yaşayan ulusların herhangi bir kazanımına izin vermemek ve yeni işgal alanları oluşturarak kendi sermayesine alan açmaktır. Bu nedenledir ki sözde muhalefet Kürdistan’a dönük her saldırıda siyasal iktidarın arkasına dizilmektedir.
Türk hakim sınıflarının, ulusal sorunu çözme biçimi budur. Ezilen ulusu yok etmek, bu çelişkiyi böylece bastırmak-sonlandırmak ve onun malvarlığına çökmektir. Tarihsel olarak Ermeni’lere yaptığını bugün Kürt ulusuna yapmaktadır.
Bu nedenle gündelik siyasette iktidarda olanın çıkarına sonuçlar üreten bu politikada asıl olan iktidar da kalma meselesi ya da seçim meselesi değil kendilerinin de dedikleri gibi TC için “beka” meseledir. Ama bu beka yalnızca onun bir avuç sermayedarı içindir. Onun için de Rojava devrimine yönelik işgal, ilhak saldırıları sadece AKP – MHP’nin seçim hesapları ile sınırlanamayacak kadar derinlikli ve tarihseldir. Türkiye’yi yöneten egemenler, Faşist Suriye rejimi, Irak ve Kuzey Irak bölgesel yönetimi, İran ve emperyalist devletler; Suriye’de başlayan savaşın en başından beri Kürtler ulusal kazanımlar elde etmesin diye tüm gücüyle Kürtlere saldırdılar. Bugüne baktığımızda verilen mücadele ile birçok tartışmaya son veren Suriye’deki Kürt özgürlük mücadelesi bölgede yaşayan diğer halklarla beraber Rojava devrimini gerçekleştirdi.
Ezenin olduğu yerde direnişte her zaman olacaktır bu ezen-ezilen çelişkisinin gerçekliğidir. TC’nin, Suriye rejiminin, selefi çetelerin tüm saldırılarına rağmen Rojava’da ezilenler bir devrim gerçekleştirdi. Bu devrimin inşasında halkın gözyaşları, direngenlikleri, kardeşliği vardır. Düştü, düşecek dedikleri Kobanê’nin 10. zafer yılıydı geçtiğimiz 1 Kasım. 10 yıl içerisinde Kobanê başta olmak üzere Rojava devrimi birçok saldırıya karşı direndi ve kazandı.
Rojava devrimi yarattıkları ve ortaya koyduğu direnişle Ortadoğu’da biriciktir. Tüm bunlar yaşanırken bize düşen halkın yarattığı bu biricik olan Rojava devrimini, devrimi gerçekleştiren halkın direngenliğiyle sahiplenmek ve ona yönelen her şeye karşı aynı direngenlikle mücadele etmektir.
Rojava devrimini yaratan ve tüm saldırıları geri püskürten örgütlü direniştir.
Bu nedenle bölge halklarını ezmeyle kendini var eden Türk sermayesine ve onun devletine karşı olan her genç, Rojava’yı savunmak için militan mücadeleyi yükseltmelidir.
Dünyanın neresinde olursa olsun her genç, Rojava’yı savunmanın ve bunun için direnmenin, kendini savunmak ve kendisi için direnmek anlamına da geldiğini bilmelidir. Rojava’ya dönük saldırılara karşı bir bütün olarak kendi özgürlüğümüz ve ezilen halkların umudu olan Rojava Devrimi’ni savunmak için direnerek karşı koyalım.
Yeni Demokrat Gençlik