Şakran 2 No’lu T tipi Hapishane’de tutuklu bulunan Mustafa Koçak hakkında verilen ağırlaştırılmış müebbet cezasını protesto etmek üzere 3 aydır sürdürdüğü açlık grevini ölüm orucuna çevirdi.
Şakran 2 No’lu T Tipi Hapishane’de tutuklu bulunan Mustafa Koçak, bir itirafçının verdiği çelişkili ifadeler nedeniyle, öldürülen Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz’ı rehin alanlara “silah temin etme” ve “Anayasal düzeni bozmak” iddiasıyla 11 Temmuz 2019 tarihinde ağırlaştırılmış müebbet hapse çarptırılmıştı. Bu kararı protesto etmek için üç aydır açlık grevinde olan Koçak eylemini ölüm orucuna çevirdi.
Koçak ölüm orucuna girmesine ilişkin kamuoyuna gönderdiği mektupta şu ifadelere yer verdi:
“İtirafçılık yasaları kaldırılsın!”
“Mahkemeler siyasi hesaplaşma aracı değildir. Özel ihtisas mahkemeleri kaldırılsın! Muhbir toplum istemiyoruz. İtirafçılık yasaları kaldırılsın! İşkence insanlık suçudur. İstanbul siyasi şubedeki işkenceci polisler tespit edilsin ve cezalandırılsın. Yeniden adil yargılanma yapılsın, hukuksuz, kanunsuz tutukluluğuna son verilsin. Tahliyemi istiyorum. Bana ve bu halka yaşatılan adaletsizlikler son bulsun, adalet istiyorum.”
Diğer yandan Koçak’ın açlık grevinde olduğu süre içerisinde hapishanede idare tarafından sürekli zorla müdahale ile tehdit edildiği ve B-1 vitaminini almasının engellendiği öğrenildi.
Konuyla ilgili ÇHD İzmir Şubesi basın toplantısı düzenledi.
İzmir Barosu binasında düzenlenen toplantıda konuşan ÇHD Genel Sekreteri Nergis Tuba Aslan, Mustafa Koçak’ın (28) gözaltına alındığı günden bu yana çok sayıda hukuksuzluk ve adaletsizlikle karşılaştığını anlatarak, Koçak’ın 4 Ekim 2017 tarihinde tutuklandığını söyledi. Soruşturma ve kovuşturma aşamasında bir çok hak ihlali ile karşılaşan Koçak’a doğal ve bağımsız bir mahkemede yargılanma hakkının tanınmadığını belirten Aslan, “Savunma hakkı dahi ihlal edilerek avukatsız ve son savunmaları alınmaksızın 11 Temmuz 2019 tarihinde İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilmiştir” dedi.
Koçak’ın soruşturma ve kovuşturma aşamasında yaşadığı adaletsizlikler ve hak gasplarının açlık grevine başlamasıyla katlanarak arttığını dile getiren Aslan, “Açlık grevine başladığı günden bu yana, hapishane idaresi tarafından her geçen gün artan bir baskı ile karşı karşıyadır. Hapishane hekiminin taraflı ve düşmanca tutumu nedeniyle bu hekime muayene olmayı reddeden Koçak’ın bağımsız bir hekim tarafından muayene edilme ve sağlık sürecinin takip edilmesi talebi engellenmekte ve hekime erişim hakkı elinden alınmaktadır. Koçak, günde iki adet B kompleks (Benexol) almaktadır. Koçak’ın aynı zamanda iletişim ve haberleşme hakkı da keyfi bir şekilde idare tarafından engellenmektedir. Milletvekillerine, Barolara ve bağımsız hekim kuruluşlarına avukatlarına yazdığı mektuplar idare tarafından keyfi bir şekilde gönderilmemektedir. Türkiye’de yargının siyasallaşması, yargı mekanizmasının halk üzerinde bir tahakküm aracına dönüştürülmesi, özellikle ceza yargılamalarında yaşanan hukuksuzluğun ayyuka çıkması hepimizi bildiği ve yaşadığı bir gerçektir. Sürecin, hak gasplarının ve sağlığının takipçisi olacağımızı duyururuz” diye konuştu.