“Ben kendimi Türkiye’de çok fakir hissediyorum. Yani istediğim şeyleri, hayallerimi yapamam gerçekleştiremem diye düşünüyorum. Bunun anlamı geleceğimden umutsuz olduğumdur sanırım.”
Covid-19’un ülkeye girmesi ve yayılması ile birlikte eğitime ara verilmiş ve uzaktan eğitim sistemine geçilmiş durumda. Bu durum ile en çok yüz yüze gelenler ise özellikle lise son sınıfta okuyan ve üniversite sınavına girecek olan öğrenciler. Milli Eğitim Bakanlığı (MEB)’nın sürekli olarak sınav sistemini değiştirmesi, konuların devamlı çıkarılıp, tekrar koyulduğu üniversite sınavları; pandemi ile birlikte ayrı bir çıkmaza girdi.
Bu konunun direk muhattabı olan ve stresini yaşayan iki liseli arkadaşımız ile konu üzerine sohbet etmek istedik. İkisi de lise son sınıf öğrencisi ve bu şartlar altında sınava hazırlanmaya çalışıyorlar. Biri genç bir kadın ve Ankara’da yaşıyor, diğeri ise genç bir erkek o da Mersin’de yaşıyor. Farklı illerden aynı sorunlar ile boğuşup, ortak dertleri olan geleceksizliklerinden bahsediyorlar.
Farklı illerinden ulaştığımız iki liseli arkadaşımız da isimlerini vermek istemediler. Sosyal medya paylaşımlarından dahi insanların tutuklandığı bir ülkede, kendi düşüncelerini paylaşırken isim vermek istememeleri de baskının bir göstergesi olarak ortaya çıkıyor...
- Özel okulda mı yoksa devlet okulunda mı öğrencisiniz?
Mersin: Özel bir lisede öğrenciyim.
Ankara: Ben de özel okulda okuyorum.
- Okulların kapatılması ve 20 yaş altına sokağa çıkma yasağının gelmesiyle birlikte sizler de evlerdesiniz. Sizce önlemler yeterli mi?
Ankara: Genel olarak gençler gezmeyi ve arkadaşlarıyla vakit geçirmeyi seviyorlar. Bu sebeple sokağa çıkma yasağı gelmesi bence iyi oldu. Ben öğrenciyim ve kendi üzerimden yorum yapıyorum ama sonuçta benim yaşlarımda çalışan işçi olan bir sürü genç var. Bu konuda önlem alınmalı, yasa çıkartılmalı diye düşünüyorum. O gençlerin bizden farkı ne? Bu süreçte insanların çalıştırılması da ayrıca mantıksız geliyor bana.
Mersin: Bence önlemler henüz yeterli düzeyde değil. Daha kapsamlı uygulamalar yapılması gerekiyor.
- Korona yüzünden okulların kapatılması ile birlikte uzaktan eğitim sistemine geçildi. Nasıl gidiyor bu eğitim şekli? Mesela her öğrenci için fırsat eşitliği olduğunu düşünüyor musunuz?
Ankara: Online eğitimler belli bir sürede yapılıyor. En fazla 5 ders oluyor. Ben normalde 9 ders görüyordum, yani şu anda gördüğümüz dersler çok az. Yüz yüze olduğu gibi etkili olmuyor ama yine de elimizden geldiğince katılım sağlıyoruz.
Ayrıca köylerde yaşayan birçok öğrenci var, devlet 8 gb internet vermiş EBA sistemi için ama ben birkaç kere girdim hiç iyi değildi, robot gibiler. Hatta öğrenciler arasında espri konusu olan bir olay oldu; öğretmen videonun başında sakallıydı 1 dk sonra sinek kaydı traş olmuş şekilde ekran karşısındaydı. Çok gülmüştüm.
Bilgisayarı olmayan öğrenciler için de imkan sağlanmalı, teknolojik imkanları olmayan insanlar var. ‘Kayıt dondurun’ denilmesi çok üsttenci.
Mersin: Uzaktan eğitimin benim açımdan iyi gittiğini söyleyemem ama bir şekilde devam edilmesi gerekiyor ve arkadaşımın da değindiği gibi fırsat eşitliği yok. evinde bilgisayarı, internet bağlantısı ve hatta televizyonu dahi olmayan bir çok insan var. Bu insanlar nasıl devam edecek eğitimlerine?
- Malum bu sene üniversite sınavına hazırlanıyorsunuz. Okullar kapatıldı ve salgın sebebiyle sınavlar nasıl olacak hâlâ tam olarak belli değil. Bu konuyla ilgili endişeleriniz var mı? Varsa neler?
Mersin: Elbette endişelerim var. Bunlardan başlıcası, konuların hâlâ belli olmaması. Bence bu konu üzerine çalışıp, kolaylaştırmak üzere bir şeyler yapmalılar. Ya da konuları azaltmalılar.
Ankara: İkinci dönem ağır derslerin konularının kaldırılması biraz rahatlattı diye düşünüyorum. Ama bir yandan da beni çok strese soktu. Şimdi bir konudan bana en fazla 2 soru gelecekken, 5 tane gelebilir. Yani bu durumda aslında konular için hazırlanabilecek soru yelpazesi arttı.
Sınavın ertelenmesi konusunda ise; sınav Temmuz ayına ertelendi ama ben bu virüsün artacağını düşünüyorum, henüz en yüksek noktayı görmedik ve bu ayın sonunda görürüz diye söyleniyor. Hal böyle olunca da Temmuz’a kadar kontrol altına alınamayacak. İnsanlar tedirgin olacak ve sınavın yapılmasını istemeyecek. Çünkü 135 dk boyunca 20 kişi belki de daha fazla insanla birden, aynı dört duvarın içinde olmak istemeyiz. Ne olacağı belli olmaz.
- İşsizlik giderek artıyor ve virüs ile birlikte hız kazandı, peki sizin gelecekten beklentiniz nedir?
Mersin: Gelecekten çok ufak da olsa hala bir umudum var. Umarım bu olaylar bir an önce sona erer.
İşsizlik elbette hele ki bu olağanüstü koşullarda daha da artıyor. Ancak mevcut yönetimin de aldığı yanlış kararların bunda çok büyük etkisi var. Yani sadece salgınla alakalı değil. Krizi yönetememe durumuyla da alakalı.
Ankara: Ben Türkiye’de mesleklere önem verildiğini düşünmüyorum. Polis, asker vb. olunca kendini kurtarabiliyorsun! Biz gençlerin arasında en çok istenen tıp ve hukuk bölümleri de var. İnsanlar da doğal olarak en çok bu mesleklere yöneliyor ve talep yoğunlaşıyor doğalında da ücret azalıyor.
Mesela atıyorum ben tarih istiyorum, ama tarih bölümünü bitirip işe giremeyeceğimi, girsem de para kazanamayacağımı biliyorum. Bu Türkiye’nin sıkıntısı bence Avrupa ülkelerine baktığımızda böyle değil, hatta bence daha çok önem veriliyor. Böyle olunca da insanlar Avrupa’ya gitmek istiyor ve beyin göçü oluyor. Burada kalanlar ise istemedikleri bölümlerde okuyup, çalışıyorlar ve mutsuz bir toplum oluyoruz.
Ben kendimi Türkiye’de çok fakir hissediyorum. Yani istediğim şeyleri, hayallerimi yapamam gerçekleştiremem diye düşünüyorum. Bunun anlamı geleceğimden umutsuz olduğumdur sanırım.
Peki sizlere çok teşekkür ediyoruz. Bizlerle sohbet ettiğiniz ve sorularımızı yanıtladığınız için…