Geleceği Zenginlere Yedirmeyeceğiz kampanyamızın final metnidir.
Geleceği Zenginlere Yedirmeyeceğiz diyerek başlatmış olduğumuz kampanya çalışmalarımızı, dokuz aylık bir sürenin bitiminde sonlandırıyoruz.
Ekonomik anlamda egemenler için hedeflerimize adım adım yaklaşıyoruz teranesinin tutturulduğu, halk içinse büyük bir dar boğazın hüküm sürdüğü şartlar, varlığını derinleştirerek koruyor. Milyonlarca insan açlık sınırının altına itilirken; birkaç, sadece birkaç asalak bu açlık üzerine servetlerine servet katıyor, sermayelerini genişletiyor.
Üretici güçlerin geliştiği, emeğin daha fazla sömürüsü için yeni yolların keşfedildiği kapitalist üretim ilişkilerinin sürgit devam ettiği bir düzende farklı bir sonuç elbette beklenemezdi.
Güvencesiz, “kullan-at” bir emek düzeni; emeğin karşılığının günden güne azaltılması saldırılarıyla, kapitalistler için uygun olanın tüm toplum için uygun olduğu aldatmacası eşliğinde, işsizlik-hapishane-ölüm tehdidiyle beraber halka her geçen gün biraz daha fazla dayatılıyor.
Bu yağma düzeni içerisinde farklı sonuçlar elde etmek, bu sömürü düzenine son verebilmek için ezilenler olarak umudu başka yerlerde aramaya son vermeli geleceği kendi ellerimizle kazanmak zorunda olduğumuzu bilmeliyiz.
Kampanyamız, geleceği kazanma mücadelesinde gençliğin özgün sorunlarının, geleceğimizin çalınmasına dönük saldırıların politik yönünü ortaya koyması; gençlik mücadelesinin emek mücadelesiyle iç içeliğini, ezilen ulusun özgürlük mücadelesiyle ortak paydasını, kadınların patriyarkaya, lubunyaların heteroseksizme karşı verdiği mücadeleyle bağını ortaya koyması bakımından özgün bir yerde durmaktadır.
Emeğin sömürülmesi üzerinde kendini var eden bu yağmacı, talancı, katliamcı düzen, aynı nedenle Kürt ulusunun tüm gücünü kendi hakimiyeti altında tutmak istemekte, kadınları başka bir cinse tabi kılarak ikincilleştirmekte, “uygun gördüğü” dışındaki cinsiyet kimliği ve yönelimleri ise, kendi sömürü sistemini devam ettirdiği kutsal aile safsatasını temelinden sarstığı için “sapkın” ilan etmektedir.
Doğal olarak bizde kampanyamız süresince yaşanan toplumsal sorunları birbirinden ayırmayarak, geleceği zenginlere yedirmeyeceğiz demenin aynı zamanda geleceği patriyarkaya, geleceği kayyumlara, geleceği heteroseksizme … yedirmeyeceğiz demek olduğu bilinciyle hareket ettik.
Başlangıcından bu yana geçen süre zarfında politik ve örgütsel açıdan daha fazla güçlendiğimiz bu kampanya çalışmaları elbette, hedefleri ve şiarı bağlamında kampanyanın sonlandırılmasıyla bitecek bir çalışma değildir. Geleceği zenginlere yedirmeme meselesi boyutu itibariyle gençlik mücadelesini aşan bir iktidar meselesidir. Bu bağlamda devrimci gençlik, devrim mücadelesinin sonuna kadar, yoksullardan yana bir dünya kuruluncaya dek bu kampanyanın şiarını dolaylı olarak da olsa taşıyacaktır.
Hele hele tamda içinden geçtiğimiz, gözümüzün içine baka baka cebimizdekinin çalındığı, TV ekranlarından alay ede ede sömürülmemiz için emperyalist güçlere kapıların ardına kadar açıldığı pişkince propaganda edilirken, sömürenlere karşı çok daha net, çok daha güçlü, çok daha örgütlü ve donanımlı hale gelmek zorundayız.
Bunun için
Geleceği Zenginlere Yedirmeyeceğiz şiarlı kampanyamızı bitirirken,
Kampanyamızı, yoğunlaştırılmış bir örgütlenme çalışmasıyla bütünleştireceğimizi ifade ediyor ve
Geleceği kazanmak için gençliği, Yeni Demokrat Gençlik mücadelesinde direnişe omuz vermeye çağırıyoruz.
Kurtuluş ve özgürlük için sömürenlere karşı mücadele ve örgütlenmenin akla uygun tek kurtuluş yolu olduğu bilinciyle örgütlenelim!
Cüreti kuşan isyanı her tarafa yay!
Biz kendimizi dünyayı temellerinden sarsacak bir davaya adadık!