Dünyanın dört bir yanında yangın alarmı oluşturan yeni korana virüs (COVİD-19) salgını yaşamın her alanında belli bir etki oluştururken eğitim alanında da ciddi bir yıkımı arkasında bıraktı. AKP-MHP hükümeti salgın belli bir boyuta ulaşana dek konuya ilişkin adım atmazken, halka yapılan ilk resmi bilgilendirmede üniversitelerin üç; ilkokul, ortaokul ve liselerin bir hafta erteleneceği açıklandı.
Okulların ertelenmesi çeşitli soru işaretlerini ortaya çıkardı. Eğitimin nasıl devam edeceği, müfredatın nasıl işleneceği, bu haftaların nasıl telafi edileceği sınavların nasıl gerçekleştirileceği bu soruların esaslı kısımlarını oluşturmuş oldu.
Eğitimin teknolojinin olanakları kullanılarak sürdürüleceği açıklaması bu soru işaretlerinin bir kısmını cevaplarken yeni soru işaretlerine kapı araladı.Öğrencilerin teknik eksiklikleri, bilgisayar, telefon, uygulamalı derslerin içeriği, online dersler için internet erişimi gibi çeşitli yoksunluklar öğrenciler tarafından yakıcı bir şekilde ifade edilmiş oldu. İlk-orta okullar, lise ve üniversitelerde eğitim veren hocaların ders içeriğini online eğitim şeklinde düzenlemesi, temel sorunlarda ayrı bir başlık oluşturdu. Okulların yaz aylarına kadar açılmayacağı açıklaması ise ayrı bir krizin başlangıcı oldu.
Gelinen aşamada tüm bu sorunların kilitlendiği, ilkokul, ortaokul ve liselerin eğitime televizyon üzerinden devam ettiği, sınavlar konusunda muğlaklığın sürdüğü bir durum söz konusu. Sınavların nasıl yapılacağı, bu eğitim yılının nasıl tamamlanacağı, yaz aylarındaki okul düzenlemeleri ile ilgili yapılacaklara bırakılmış gözüküyor (Salgının yaz aylarına kadar ortadan kalkacağı öngörülüyor). Devletin yaptığı manipülasyonlar içerisinde öğrencilerin bu sorulara kısa vadede cevap bulamayacağı ortada.
Üniversitelerde ise ilk haftalar bazı üniversitelerin uzaktan eğitimleri gerçekleştirilse de şu an için birçok üniversitede sürümcemede bırakılmış durumda. İstanbul Üniversitesi gibi bazı üniversitelerde ise tekil örnekler dışında henüz uzaktan eğitim gerçekleştirilmiş değil. Öğrencilerin PDF okumaları ile dönem derslerini karşılaması bekleniyor. Kimi üniversitelerde uzaktan eğitim gerçekleşmezken, gerçekleşen üniversitelerde de binlerce öğrenci teknik eksiklerden dolayı eğitime katılamamış oluyor
Öğrencilere bir yılını feda etmek çıktı.
YÖK Başkanı Yekta Saraç geçtiğimiz günlerde Twitter hesabından yaptığı bilgilendirme ile üniversite öğrencilerinin kaydını dondurabileceğini ifade etti. Bu durum öğrencileri yaşamlarının bir yılını ekonomik eşitsizlikten dolayı “bağışlamaları” seçeneğiyle karşı karşıya bırakıyor. Ekonomik eşitsizlikten dolayı uzaktan eğitime katılamayan milyonlarca öğrenciden yine bu imkansızlıklar içerisinde bir yılını feda etmesi isteniyor. Sözde YÖK’e öğrenciler için ayrılan yüz milyonlarca liradan öğrencilere bir yılını feda etmek çıkıyor.
Eğitim sistemi çöktü!
Son 4 yıldır ciddi bir yıkımın içerisinde bulunan eğitim sistemi çökmüş görünüyor. 15 Temmuz darbe girişimi ile birlikte üniversitelerde gerçekleştirilen akademik kıyım ciddi bir boşluk yaratmıştı. Bugün bu boşluğun yeni korana virüsle birlikte ciddi bir enkaza dönüştüğü bir durumla karşı karşıyayız. Binlerce akademisyenin ihracıyla birlikte nitelikte yaşanan düşüş verilen ve verilemeyen online eğitim görüntüleriyle ortaya konulan yıkım tüm toplumun önüne serilmiş bulunuyor.
Yüz binlerce öğrenci geçtiğimiz yıllarda ekonomik koşullarından kaynaklı eğitimini yarıda bırakırken bu durum bugün devletin kendi temsilcileri tarafından öneriliyor. Eğitimin niteliksizliği kriz boyutuna ulaşmışken kendisini çeşitli biçimlerde ortaya koyan ücretli eğitim hali bugün tüm gerçekliğiyle gözler önünde bulunuyor. Barınmadan beslenmeye, teknolojik araçlara; ulaşımdan ulaşım ücretlerine, ikinci öğretimler için harç ücretlerine, öğrencilerin ekonomik sorunlarının yansıması oluyor. Eğitimin niteliksizliği ve iş güvencesinden yoksun milyonlarca mezunun durumu ise geleceksizliğin yaşamımızda hangi biçimlerde ortaya çıktığı konusunda ayrı bir başlık açıyor.
Bu süreçte öğrencilerin ekonomik, sosyal birçok sorunla karşı karşıya olduğunu görebilmek gerekiyor.
Toplumun her alanında kendisini farklı biçimlerde gösteren bu yıkım hali her alanda sorunların katmerlendiğini gösteriyor. Egemenler açısından ciddi bir kriz durumu hakim. Yaşadığımız sorunlar öğrenciler olarak bizlerin taleplerimiz tekil tekil bireyler olarak yahut örgütlü olarak kurumlarımızdan doğru taleplerimizi yükseltmemiz seçeneği ile karşı karşıya bırakıyor. Egemenler ise bu krizi iktidarını sürdüreceği, daha büyük hak gasplarının gerçekleştirileceği bir döneme evriltmeyi hedefliyor. Eğitimde iktidar yanlısı, devletçi, milliyetçi, cemaatçi akademisyenlerle bunun adımları büyük oranda atılmış bulunuyor. Eğitimi anti-bilimsel referanslarla sürdürme halinin keskinleşerek artacağı gözüküyor. Son olarak kimi akademisyenlerle televizyon programlarında yeni korana virüse karşı “Türk geni” tartışmaları bu adımların yansıması olarak ortaya çıkıyor. Halka çıkan dua ve kolonya paketinin referansını ise bu anti bilimsel yaklaşımlar oluşturuyor.
Bu yıkımın altından güçlenerek çıkabiliriz!
Öğrenciler açısından geçtiğimiz sürecin en öne çıkan vurgusunu “geleceksizlik” oluşturdu. Yukarıda da çokça ifade ettiğimiz yıkım hali öğrencileri enkazın her geçen gün daha fazla hissedildiği bir tablo oluşturdu. Bu tabloyu değiştirmek adına attığımız adımlar her ne kadar olumlu bir seyir oluşturmuş olsa da sürdürücüsü olduğumuz anlayışın deneyimleri ve pratiklerine karşılık bugün mütevazi birer adım olmaktadır. Bu adımlarımızın aynı talep ve özlemleri taşıyan insanlarla buluştuğu oranda kazanımlar ortaya çıkmaktadır. Sistem içerisinde bulunduğu çöküşün faturasını öğrencilere ödetmenin hesabını tutarken öğrencilerin taleplerini çeşitli biçimlerde yükselttiği bir durumla karşı karşıyayız.
Yukarıda ifade ettiğimiz taleplerimizi yükseltme seçeneğine karşı kısmi adımlarımızı atmış bulunuyoruz. Bizim de çeşitli biçimlerde ilişkilenmeye çalıştığımız ve yükseltmeyi hedeflediğimiz talepler bulunuyor. Burada özellikle sosyal medya üzerinden gerçekleştirilen kısmi adımların ortaklaştırılması, taleplerin daha somut biçimlerde ifade edilebilmesi, karşılanması noktasında yürüteceğimiz mücadelenin sonucu bu süreci ne kadar örgütlü bir biçimde götürebileceğimize bağlı gözüküyor. Bu süreçte öğrencilerin temel örgütlenme alanlarını büyütmek bu mücadeleye ivme kazandırabilecek bir yerde duruyor.
Dayanışma alanlarını örgütleyelim!
Yeni korana virüsün ekonomik-sosyal etkisi henüz belli başlı kaygıları karşımıza çıkarmış olsa da bu kaygıları yaşamımızda somut bir şekilde göreceğimiz günlerin içerisindeyiz. Eğitim hayatımızdan, gündelik yaşamımıza yaşamın her alanında duyduğumuz kaygılar bizleri belli talepler ve eşit, özgür, insanca yaşayabildiğimiz bir gelecek özleminde buluşmayı zorunlu kılıyor.
Talepleri ve özlemleri aynı olan milyonların birlikteliğinin ne kadar önemli olduğunu daha açık görebildiğimiz bu süreçte egemenler bir avuç zengini kurtarmayı hedeflerken geniş kitlelerin, özelde ise gençliğin birlikteliğini daha açık bir şekilde ortaya koyması gerekiyor.
Yukarıda ifade ettiğimiz taleplerin ortaklaştırılması ve merkezileştirilmesi bu birlikteliklerin örgütlenme sorumluluğu ile karşı karşıya bırakıyor. Bu nedenle kimi yerellerde atılan dayanışma örgütlenmeleri yüzümüzü dönmemiz gereken önemli bir yeri oluşturuyor.
Bu dayanışma örgütlenmeleri, önümüzdeki süreçte bu birlikteliklerin örgütlenebileceği önemli bir kanal oluşturuyor. Eğitim sisteminin içerisinde bulunduğu yıkım, öğrencilerin kendi olanakları ve mücadele kanalları ile taleplerini yükseltebileceği, kazanım elde edebileceği bu tabloda yeni sürecin örgütleneceği araçların oluşturulması önemli bir yerde duruyor. Geçtiğimiz dönem İÜ’de yemekhane zammı ve yemek hakkının gaspına karşı oluşturulan Whatsapp platformları ve forumlar bu sürece olumlu katkıda bulunan araçları oluşturdu. Süreç boyunca yükseltilen “Yaşasın öğrenci dayanışması!” sloganı öğrencilerin ciddi bir sahiplenmesiyle karşılandı. Önümüzdeki süreçte çeşitli kanalları oluşturabilecek dayanışma alanlarının inşası mevcut enerjiyi toparlamak açısından bir görev olarak duruyor. Fırtınaya hazırlanan damlaların, temel görevi bulutları toparlayabilen bir özne olabilmesi yönünde önümüzde duruyor!
Yazı; Yeni Demokrat Gençlik dergimizin 15. sayısında yayımlanmıştır.