Son süreçte Umre’den dönenlerin karantinaya alınması için boşaltılan yurtlar nedeniyle büyük sorunlar yaşamış ve hala yaşamakta olan binlerce öğrenci oldu. Bunun dışında ise Covid-19 süreci başlamadan önce üniversitelerin yıllardır maruz kaldıkları soruşturma, uzaklaştıma ve KYK’dan atma terörü ile baskı yaratma yöntemi yüzünden özellikle içerisinden geçtiğimiz karantina günlerinde ekonomik ve psikolojik çok yönlü sorunlar yaşayan yüzlerce öğrenci var.
Bursları kesilip yurtlardan atıldıkları için maddi zorluklar çekiyorlar, kimisinin de kalacak yeri yok (gerçi yurttan atılmasalardı da bir gece ansızın çıkartılacaklardı). Çalışmak zorundalar fakat bu sefer de korona tehlikesiyle karşı karşıyalar. Ankara’da üniversite okuyan ve bu zorlukları bizzat yaşamış olan, iki kadın öğrenciyle yaşadıkları zorluklar üzerine bir röportaj gerçekleştirdik.
Öncelikle bize kendini tanıtabilir misin?
Merhabalar ben Başak Yılmaz, Yıldırım Beyazıt Üniversitesi/ Hukuk Fakültesi/ hazırlık sınıfı öğrencisiyim ve Gölbaşı KYK Yurdu’nda kalıyordum.
Yurtların boşaltıldığı gece neler oldu? Sen neler yaşadın bize anlatabilir misin?
Ben okulların Covid-19 nedeniyle 3 hafta kapatılmasından bir gün önce ailemin yanına gelmiştim. 2-3 gün kalıp dönecektim. Fakat ertesi gün öğrendim ki okullar kapatılmış. Yanıma çok az eşya aldığım için Ankara’ya dönüp eşyalarımı toparlar öyle gelirim diye düşündüm fakat bu sefer de yurtların boşaltıldığını ve Umre’den gelenlerin bizim yurtlarımıza yerleştirileceğini öğrendim.
O gece yurtta olan bir arkadaşımla konuştuğumda da, gece 3’de herkese yurdu boşaltmalarını ve 1 saat içerisinde eşyalarını toplamalarını söylediklerini öğrendim. Yetiştirebildikleri kadarını toplamışlar fakat haliyle şok içerisindeler.
Gecenin o saatinde uykularından kaldırılıp yurttan alel acele çıkartılmışlar. Gecenin o soğuğunda çok zor bir durum. EGO otobüsleriyle başka yurtlara taşınmışlar, Mamak ilçesindeki bir yurda götürmüşler arkadaşları. Ama o yurt da dolu, odalarda öğrenciler kalıyor, yer yok yani ve orada kalan öğrenciler de büyük şok içerisindelermiş.
Peki sonra ne yaptın, başka yurda yerleştirilen arkadaşlar ne yapmışlar bir bilgin var mı?
Ben yurda Umre’den dönenlerin yerleştirileceğini öğrenince aklıma ilk eşyalarım geldi. Sonuçta dolaplarımız kilitli, kapalı filan değil, ayrıca birçok eşyamız da açıkta. Hemen yurdu aradım fakat açan olmadı. Şu güne kadar da hala cevap veren yok.
Ben de yurttan bir öğretmene ulaştım, o da bir şey bilmediğini ve eşyalarımızın akıbetinin belirsiz olduğunu söyledi. Fakat son süreçte öğrendiğimiz kadarıyla eşyalarımız poşetlenmiş, dokunulmamış, dezenfekte edilecek diye duyduk ama bilemiyoruz tabii.
Adı üzerinde karantina alanı yapıldı o yurt. Ki bu bilgileri de bize yetkili biri vermedi, sadece duyum. Eşyalarımızı ne zaman alacağımız da belli değil. Umrecilerin 14 günü bitti fakat bizlere hiç bir bilgi verilmiyor hala. Benim bütün kıyafetlerim, kitaplarım, bilgisayarım yurtta kaldı.
Başka yurda yerleştirilen arkadaşlarında büyük bir çoğunluğu memleketlerine döndüler diye biliyorum. Bunun dışında bilgim yok.
Açıkçası zaten doğru düzgün bilgi alamadığımız ve sadece beklemek zorunda kaldığımız için biz de bıraktık uğraşmayı. Çünkü stres oluyoruz sürekli. Şimdi bekliyoruz bakalım bilgilendirme için…
Peki, bizimle röportaj gerçekleştirdiğiniz için size çok teşekkür ederiz.
Röportaj gerçekleştirdiğimiz bir diğer öğrenci ise Ankara’da üniversiteliler olarak, kesilen krediler ve uzaklaştırmalara karşı ses çıkartmak için Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü önünde yapılan ve polisin işkence yaparak saldırdığı eyleme katıldığı için kredisi kesilen Sena.
Merhaba öncelikle bize kendini tanıtabilir misin?
Ben Sena Bademli, Gazi Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesinde okuyorum, 3. sınıf öğrencisiyim.
Burslarınız ve kredileriniz ne zaman ve niye kesildi? Yurtta kalanlardan atılanlar oldu mu?
Aslında Ankara genelinde dönem başından beri sistematik olarak bir burs/kredi kesilme durumu var. Erkek-devlet şiddetine karşı Şili’de başlayan ve dünyaya yayılan Las Tesis dans eylemini Cebeci Kampüsü’nde gerçekleştirmek isteyen üniversiteli kadın arkadaşlarımız gözaltına alınıp öğrenim kredileri ve bursları kesilmiş, bir arkadaşımız bu sebepten yurttan atılmıştır.
Biz de Üniversiteliler olarak 4 Mart 2020 tarikinde kesilen burslara/kredilere ve uzaklaştırmalara karşı Gençlik ve Spor Bakanlığı İl Müdürlüğü önünde basın açıklaması gerçekleştirmek isterken polis saldırısıyla karşı karşıya kaldık ve 25 öğrenci işkenceyle gözaltına alındık.
Bu olaydan yaklaşık 25 gün sonra ise KYK eyleminden dolayı ben dahil 14 kişinin burslarının/kredilerinin kesildiğini öğrendik. İnsanca yaşamak istiyoruz demenin cezası, öğrenciyi aç bırakmak mıdır?
Bunun cevabını çok merak ediyorum.
Özellikle Covid-19 ve karantina zamanlarında ne yapıyorsunuz, nasıl geçiniyorsunuz?
Ekonomik krizin etkilerini her geçen gün daha da ağır hissettiğimiz bu günlerde öğrenciyseniz geçinmeniz olanaksız hale geliyor maalesef.
Çoğu arkadaşımız gibi ben de geçinememe probleminden dolayı karantina günlerinde ailemin yanına döndüm. Ve burslarımızın kesildiğini karantina sürecinde öğrenmiş olduk.
Bu koşullarda giderlerimizi nasıl karşılayacağız orası muamma. Ciddi bir yoksulluk süreci bizleri bekliyor. Hal böyleyken yapılan ‘hayat evet sığar’ çağrıları da anlamsız kalıyor. Bu yoksullukla “hayat eve sığmıyor” ve biliyoruz ki, bizi bu virüs öldürmez ama bu düzen öldürür.
Yurttan atılan arkadaş kalacak yer bulabildi mi? Ne gibi sorunlar yaşadı?
Yurttaki idari personelin ciddi psikolojik baskısına maruz kaldığını söyleyebilirim.
Yurttan ilişiği kesildiğinde arkadaşlarının evi haricinde kalacak başka yeri yoktu. Hemen eve çıkacabilecek maddi gücü de yoktu, kalacak bir yer bulamasaydık ailesinin evine dönmek zorunda kalacaktı. Yurttan atılan arkadaşımız bizim kaldığımız eve yerleşti. Birlikte kalıyoruz.
Geçtiğimiz hafta konuyla ve yaşadıklarınızla ilgili bir açıklama yayınladınız, öncesinde de yaptıklarınız var bize bunlardan bahseder misin?
Patrona, yandaşa vergi indirimleri, teşvikler varken, öğrenciye burs kesintisi, açlık ve güvencesizlik sunan bir iktidara karşı evde kaldığımız şu süreçte sosyal medyayı aktif bir şekilde kullanmamız gerekiyordu.
“İnsanca Yaşamak İstiyoruz” talebimizi duyurabileceğimiz çeşitli yayın organlarına ulaşmaya çalıştık. Sosyal medyada hashtag eylemleri yaptık. milletvekilleriyle iletişim halindeyiz. Zincirleme halde yapılan bu hukuksuzluğu ulaştırabildiğimiz herkese ulaştırmak istiyoruz.
Bundan sonra da bir şeyler yapacak mısınız? Mesela bu süreçte karantina oluşturmak için yurttan çıkartılan binlerce öğrenci oldu. Bununla ilgili Üniversite Öğrencileri olarak, o arkadaşlarla ortak şeyler yapmak gibi bir planınız var mı?
Diğer üniversiteli arkadaşlarım da evlerinde izolasyon halinde olduğu için yurtlarından çıkarılan arkadaşlarımız için neler yapabiliriz üzerine hiç konuşamadık maalesef.
Ama mutlaka bir dayanışma ağı kuracağız. Fakat ben buradan, apar topar yurtlarından çıkartılan arkadaşlarımıza, dayanışmadan daha güçlü bir şeyin olmadığını hatırlatmak istiyorum.