Ekonominin kötülüğü herkese vurmuş durumda.Lise öğrencileri de bunların arasında.En başta kitap, defter, kalem veya bir çok kırtasiye ürünlerine gelen zamlar ve okul formalarında olan KDV oranları çok yüksek. Lise öğrencileri ile yaptığımız konuşmalarda artık öğrencilerin ailelerinden para istemekten yorulduklarını ve bazı ailelerin durumları iyi olmasına rağmen artık onların da para vermekten yorulduğunu öğreniyoruz. Daha 17 yaşındaki bir öğrencinin “ben buna nasıl para yetiştireceğim” demesi zaten ülkenin ne durumda olduğunu gösteriyor! Birde üzerine “ben üniversite istiyorum ama mezun olsam da ne iş bulabileceğim, ne de atana bileceğim istediğim mesleği yapamayacağım” diyerek cevap veriyorlar.
Eğitim sistemi böyle olmamalı.Gençler gelecek kaygısını değil, bana hangi meslek uygun diye düşünmeli. Geleceklerini 180 dakikaya sığdırmaya çalışıyorlar. Belki onlara hiç uygun olmayan mesleği seçiyorlar, sistemin zorunda kıldığı mesleği seçiyorlar.
Meslek lisesinde okuyan öğrenciler aldıkları üç kuruş staj parası ile “kitap mı alayım,staja giderken yol parasımı yapayım?Zaten çok çalıştırılıyoruz bir de üzerine şikayet ettiğimizde ise ‘siz gençsiniz diğer işçiler ev geçindiriyor’ gibi saçma bahaneler uyduruyorlar” diyor.Yatılı liseler de ise baskıların sınırı yok, verilen eğitim zaten berbat.Yaşadığımız sorunların sistem ürünü olan sandık seçimiyle değil, örgütlü mücadele ile çözüleceğini çok iyi biliyoruz. Üstümüze çökmüş kara bulut gibi görünen bu durumu örgütlenerek yok edeceğimizi biliyoruz. Çünkü sesimiz birleşirsek yankılanacak okul duvarlarında ve bizi bir araya getirecek. Örgütlenirsek yıkacağız çürümüş eğitim sistemini. Unutmayalım ki, ellerine verilecek bir Z raporumuz var. Tüm sıra arkadaşlarımız ve Z kuşağı olarak devrim istiyoruz. Yaşasın örgütlü mücadelemiz!
Yazı; Yeni Demokrat Gençlik dergimizin 17. sayısında yayımlanmıştır.